2 Şubat 2012 Perşembe

Gülelim Artık...



Dün; gün, çok şahsına munhasır arkadaşım Anotherstar'ın gülümseten mesajı ile başladı ve çok geç saatlerde yine onun anneannesinin üzen ölüm haberi ile sona erdi…

Bu sabah uyandım ve  yarı kapalı gözlerle aşağı kata inerken, aklımda onu aramam gerektiği vardı. Mutfağa gittim, çayı koydum ve bir renkli kişilik daha başka boyuta geçti, kimbilir ne zaman nasıl geri dönecek diye merak ettim. Burada, Genova'da kül kedisiyim ya, dün geceden yıkadığım camaşırları asarken cenazenin ne zaman ve bu karda kıyamette nasıl olacağını, insanlara haber vermek gerektiğini düşündüm. Arada aklımdan bu astığım çamaşırları ütülemem gerekiyor mu acaba diye geçti  ama nefret ettiğim için ütüden hemen vazgeçtim; mis gibi kokuyordu havlular ütülenmese de olurdu.

Çay kaynadı, koydum koca fincanıma, bastım şekeri, salona geçip, müziği açtım…Elimde kocaman fincan, fonda Rahman'ın parçaları, yaslandığım camdan sert rüzgarla bir o tarafa  bir bu tarafa yatan palmiyeler arkasındaki sakin görünen denize bakarken j.a'nın nasıl olabileceğini hayal etmeye çalıştım. Kaç yaşında olursan ol anneyi kaybetmenin en zor acılardan biri olduğunu hissettim en derinden. Ama 30 küsür yaşına kadar anneanneyi, 60 küsür yaşına kadar anneyi yaşamanın yine de çok büyük bir şans olduğunu düşündüm; ben de annemle 60 küsur yılımı geçirmeyi diledim…Aklıma annemin annesini kaybettiği zaman hissettikleri geldi; hiç hatırlayamadığım anneannemi ve onun hakkında söylenenleri düşündüm. Bir kere daha onu kaçırmış olduğum için hayıflandım. 
Anne, babaların çocuklarının hayatlarına olumlu, olumsuz neler miras bırabileceklerini biliyoruz ama acaba anneanne, babaanne, dedelerin nasıl bir iz bıraktıklarını merak ettim.Yiit, madame marika jr.,bukusuk ve deniz'in ne kadar şanslı olduklarını düşünüp, bunlar sağlıklı demir gibi sağlam çocuklar olacak diye gülümsedim. Aklımdan düşünceden düşünceye atlarken en son ölümü düşünürken buldum kendimi. 

Korkuyorum ya kendisinden onun için sevmediğim bir kavram ölüm; bir şeyin son bulması, bir daha aynı şekilde canlanmaması fikrini ve en önemlisi de biçilen sürenin kısalığını sevmiyorum.
Hatice sultanı, necat'ı, cemile'yi, aşye teyzeyi hatırladım. Necat'ın ne muhteşem bir şekilde geri döneceğini düşündüm,cemile'nin son sözleri çınladı kulaklarımda, ayşe teyze ile Güney köyün kokusunu duydum. 
Acaba ölmeden hemen önce öleceğini biliyor, dün t-labar'ın gönderdiği maildeki gibi son bir pişmanlık hesapları yapıyor mu insan diye merak ettim. Üşenmedim gittim bilgisayarı açıp yeniden baktım pişmanlık listesine;

1. "Keşke başkalarının benden beklediği hayatı sürmek yerine düşlerimi
gerçekleştirme cesaretim olsaydı."

2. "Keşke bu kadar çok çalışmasaydım." 

3. "Keşke duygularımı dile getirmeye cesaretim olsaydı." 

4. "Keşke arkadaşlarımla ilişkimi sürdürseydim."

5. "Keşke kendime daha çok mutlu olmak için izin verseydim."

Hicbirinin benim listemde olmayacağının ve yine genellemeye girmediğimi düşünüp sevindim...Kendi pişmanlık listemi hazırlasam ne olurdu diye düşünürken aklıma sadece "kahkalar atarak gülmemek" geldi...

Artık eskisi kadar çok kahkaha atmadığımı, biraz daha ciddileştiğimi, gülümsediğimi ama annem gibi, crown,rey, MV gibi gülmek için extra çaba sarfetmediğimi farkettim. 
Çok komik bir kızdım ben; hem güldürür hem de gülerdim devamlı. Eskiden ilk amaç eğlenmekti onu hatırladım. Nereden baksan 3 sene boyunca hep bir tarafım hüzünlü ve yarımdı ya, bunun Stefano'nun (eski geconti) hayatıma bıraktığı bir iz olduğuna karar verdim. Ve son yıllarda gerçekten beni deli gibi güldürüp, karnıma ağrılar sokan tek kişinin mr.italy olduğunu farkettim. Sonra yine şu son üç gündür nasıl kahkahalar attırdığını ve kendimi nasıl iyi hissettiğimi düşünüp bir karar aldım. 


Değişmeyen tek şey birgün herşeyin bittiği. En güzel şeyler de bitiyor, en büyük acılar da... Onun için alıp bütün dersleri, gülmeye ve eğlenmeye devam etmek gerek. Yaşam enerjimi ve kaynağını bilmediğim içimdeki gücü seviyorum ya benim gibi onu da her daim harlamak ve canlı tutmaya devam ettirmek gerek. Yani sözün kısası yeniden özüme, kahkahalarıma geri dönmeye karar verdim.


Beyin ne acayip Tanrım, daldan dala ne hızlı geçişler yapabiliyor. Bunu da hafiften yavaşlatmak lazım deyip, anotherstar'ın numarasını çevirdim. Üzgündü tabii, nasıl olmasın ama yine de güzel ve metanetliydi sesi. Sevindim.


Giden bütün sevdiklerimin ruhları hafif ve dönüşleri muhteşem olsun...

6 yorum:

  1. Deniz'cim yine cok guzel yazmissin arkadasim...Doruk'tan aldim haberleri gelince konusuruz uzun uzun...Hayat huzunluyken kisa, gulerken uzun geliyor...Gulen yuzun hep gulsun arkadasim yaninda da bizler sevenlerin ve sevdiklerin olsun...Sevgililer gunun kutlu olsun...Seni cok seviyoruz... Sinem

    YanıtlaSil
  2. evet tilkinin yine kurkcu dukkanina dondugunu biliyorduk ama hicbir sey ayni kalmadigi icin bu donus guzel olmus; stefano ismi ile yazilmis, net ifade edilmis. sahane.
    bunun disinda begendim; elbette gulecegiz, "hayat sevince guzel denizzz" ahahahahaa
    ve umarim cay diye oyle poset moset bir sey yapmiyorsundur. en azindan twinings olsun early grey olsun.
    ve tabii "canimsin" hahaaa...bu hikaye de mideme kramplar sokan bir hikaye..

    YanıtlaSil
  3. en güzelini yapıyorsun canım arkadaşım yapıcak o kadar şey varki üzülüp vakit kayebetmeye gerek yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. burada daha cok uzulmekten degil de ciddi olmaktan bahsediyorum aslinda caniminici..sonucta hep birseyler olacak can sikacak ve uzecek, uzulecegiz elbet ve gececek...ben boyle anlari kisaltmaktan ve disindaki sureci hareketlendirmekten bahsediyorum :)))

      Sil