20 Aralık 2011 Salı

KÜÇÜK KIZ


Insan olmak zor zanaat be şekerim; hissedeceksin, hissettireceksin; vereceksin, alamadığında verdikçe çoğaldığına inanıp vermeye devam edeceksin; hep birileri seni yargılayacak ama sen yargılamayacaksın;  nefret etmekte, kıskanmakta, öfkelenmekte bir sorun yok, onların da sevgi gibi insani bir duygu olduğunu bileceksin ama onları kötüye kullanmamak için kendini kontrol edeceksin ama hiçbirşeyi kontrol etmemeyi öğreneceksin vs vs vs...Ve bunun gibi bin şeyi daha içinde barındırıp her an değişen hayatta sadece bir insan olduğunu ve herkesin seninle aynı olduğunu hep hatırlayacaksın.

Ve evet hepimiz aynıyız!
Iddia ediyorum ki, bizleri tedirgin, rahatsız eden, zayıf hissettirip, üstünlük kurmaya çalışan, soğuk davranıp duvar ören ve daha aklıma gelmeyen bir sürü negatif duyguyu hissettirerek olduğumuz gibi davranmamızı engelleyen bir oda dolusu adamı alsak karşımıza ve dinlesek hikayelerini nasıl aynı güvensizlikleri, aynı korkuları, aynı tedirginlikleri hissettiklerini görürüz. Yaşadıklarımızın birbiri ile alakası olmasa da miras bıraktığı duygunun ve davranış şeklinin nasıl birebir bizimki ile aynı olduğunu anlarız. Bıraksalar kendilerini ve anlatsalar güven içinde yaşadıklarını, ne çok şey öğreniriz onların anlattıklarından. Yaşı, nereden gelip, nereye gittiği önemli değil her karşımıza çıkana açsak ve bıraksak kendimizi, neden hayatımıza girdiklerini biliriz.

Bunları yazınca yine birden bire küçük kız e. belirdi gözümün önünde.
Nasıl onunla tanışmayı ertelediğim, kendimden emin olana kadar nasıl karşısına çıkmamaya çabaladığımı hatırladım. Tanıştığımız ilk zamanlar nasıl beni korkuttuğunu hatırladım 6,5 yaşındaki bacaksızın. Güleryüzlü ve yumuşacık bir kız çocuğu olmasına rağmen tıpkı babasının ki gibi gölgeler düştüğünde gözlerine yada hata yaptığı anda sanki birşeyler kaybedecekmiş gibi korkuya kapıldığını hissettiğimde nasıl içimin parçalandığını ve ne yapacağını bilmez hale geldiğimi hatırladım.
Hayatına rakip olarak girdiğine inandığının, tehlike olarak gördüğünün aslında kabul görmekten, sana kol kanat germeye çalışmaktan başka birşey istemediğini ve sana bakarken içi titreyen olabileceğini öğretti küçük kız e. bana...Sen sevdikçe, güven verdikçe sana dokunmaya bile çekinenin, yolda yürürken kendiliğinden gelip elini tuttuğunu, sinemada oturduğu yerden kalkıp kucağına oturduğunu, günlüğüne resmini çizdiğini, evde başını göğsüne yaslayıp huzur içinde çizgi filmini seyredebileceğini gösterdi.
6,5 yaşındaki küçücük bir kız, bacak kadar boyu ile hata yaptığımızda bizim hissettiğimiz kadar korkulacak birşey olmadığını, her yeninin tehdit olmadığını, kendinden olmasa da koşulsuz sevip, bir gece öncesinden ne kadar yorgun olursan ol, ertesi sabah onun enerjisine ayak uydurmanın mutluluk verdiğini ama en sevimsizi de yokluğunda, bu kalabalık hayatta bir boşluk yaratabileceğini öğretti.

Kimse hayatımıza laf olsun diye girmiyor; yaşı, tecrübesi, bilgisi ne olursa olsun hepsi birşeyler öğretiyor, içindeki birşeyi gösteriyor. Bazısı kalıyor sonuna kadar, bazısı gidiyor ve sen özlüyorsun ama yine de keşfettiğinde hayatına kattıklarını kendini hafif hissediyorsun.

Ben çok sevdim küçük kız e.'yi ve özlüyorum da...O ileride beni hatırlar mı bilinmez ama ben ondan aldıklarımı unutmayacağımı biliyorum.
Harika ve dolu bir hayatı olsun....

3 yorum:

  1. Mutlaka kalacaktir buyuk kiz d.'den birseyler...

    YanıtlaSil
  2. bence bir şekilde yolunuz kesişecek yeniden...ee

    YanıtlaSil
  3. "Kimse hayatımıza laf olsun diye girmiyor; yaşı, tecrübesi, bilgisi ne olursa olsun hepsi birşeyler öğretiyor, içindeki birşeyi gösteriyor." işte işin sırrı burada, yaşamın sırrı.

    YanıtlaSil