22 Temmuz 2012 Pazar

Niye?



Bana nasıl bir doğaüstü güce sahip olmak istersin diye sorsalardı, kesin insanların zihinlerini okuyabilmeyi seçer, böylelikle yıllardır süre gelen düşünce kirliliği ve enerji kaybından feragat ederdim. Zira insanların çelişkili hareketlerini anlayabilmek, onları bir mantığa oturtabilmek ve ona göre hareket etmek için o kadar çok çaba sarfettim ki yıllar boyunca; aynı enerjiyi başka bir şeye mesela şu yazı yazma aşkım için harcamış olsaydım, bugün belki göğsümü gere gere "ben yazarım" diyebilir, bir hayalimi daha gerçekleştirmiş olmanın haklı gururunu yaşıyor olabilirdim.

Ancak bir şey oldu ve bir umursamazlık yapıştı bu yaz üzerime...

Son birkaç zamandır net bir şekilde dile getirilmeyen şeyler üzerine kafa yormanın, fikir üretmenin gereksiz; oturup da bir başkasının yaptığı hareketlerden bir anlam çıkarmaya, söylenmeyen satırların aralarını okumaya, akıllara zarar bağlantıları kurarak bir sonuca varmaya çalışmanın faydasız olduğuna karar verdim. Yirmi küsur sene kadar geç oldu ama sonunda, bu evlere şenlik çelişkili hareketlerin şifresini çözebilsen bile bunun içerisinde bulunduğun durumu değiştirmediğini anladım. Sebebi bilmek sonucu değiştirmiyorsa şayet, o zaman bu kadar uğraşın yaşam enerjinden çalıntılar yapmaktan başka bir şey olmadığına karar verdim. 

Velhasıl umursamazlık yapıştı kaldı, artık üzerinde durmuyorum.

Ben vazgeçiyor, kendimi geri çekiyor, uzak tutuyorum bu düşüncelerden ama uzaklaşmaya çalıştıkça, bana has bir arıza olduğuna inandığım güdümün ne kadar yaygın olduğunu farkediyorum. İş yerlerinde, dost meclislerinde ne kadar çok "bence.... acaba... kesin...keşke" ile başlayan cümleler kurulduğu ister istemez dikkatimi çekiyor; nasıl herkesin aynı dertten muzdarip, hepimizin hayatta nasıl en çok belirsizliklerden tedirgin olduğunu düşünüyorum. Hangi yaşantıları yaşıyor olursak olalım, hepimizin mayası aynı; tek bir şeyi, "gerçeği" bilmeyi istiyoruz. Burada sadece kadın-erkek ilişkisini değil, bütün ilişkileri kastediyor; arkadaşımızın da, sevgilimizin de, kocamızın da, patronumuzun da dürüst olmasını istiyoruz. Çünkü net bir şekilde söylenmeyen her sözde bir kapı hep açık kalıyor, tutarsız bulduğumuz hareketlerde ruhumuz çalkalanıyor, ucu açık mesajlarda beynimiz allak bullak oluyor. Ne bir adım ileri gidebiliyor, ne de geriye dönebiliyoruz. Gözüne far tutulmuş tavşan misali donup kalıyor, hareket edemiyoruz. Ve süreç de tam o noktada başlıyor işte. Beyin geçmişe gidiyor, güne dönüyor, verileri veriyor, dillerden "bence'li, kesin'li, acaba'lı " cümleler dökülüyor. Vücut sabit, beyin yorgun, ruh harap bir şekilde günler, aylar hatta yıllar geçiriliyor. 
Ve yine farkediyorum ki bunu da en çok kadınlar yapıyor, bu girdaba düşen erkekler varsa bile göz açıp kapatana kadar çıkıyor, fazla zaman kaybetmiyor.

Merak ediyorum niye biz kadınlar olayları olduğu gibi kabullenmekte zorlanıyor, illa aklımıza yatacak ama sonucu etkilemeyecek açıklamayı almak için bu kadar çok çabalıyoruz? Niye cümlelerin arasından cımbızla seçip kelimeleri, işimize geleni duyuyor, görmek istemediğimizi yok sayıyoruz? Niye bizim için herşeyin mantıklı bir sebebi olmalı ve bunu biz niye mutlaka bilmeliyiz? Nasıl oluyor da hem bu kadar güçlü bir o kadar da naif olabiliyoruz? Merak ediyorum, hangi yanımızı besliyor bu çalkantılar, arada kalmalar, inatla geri adım atmamalar ama ileriye de bakmamalar? Duygular mı besliyor bu zihni sinir fikirleri, bitmek bilmeyen ümitleri? Niye her şeyin bizimle alakalı olduğunu, yapmadığımız veya fazladan yaptığımız şeylerden kaynaklandığına inanıyoruz? Niye insanları oldukları, olayları sonuçlandıkları gibi kabul edemiyoruz? Gerçekten niye?

Biz kadınların bu ortak özelliğini merak ediyor ama yine de kararlıyım, umursamıyorum. Artık karşımdakinin zihninden geçenleri anlamaya, ona göre gardımı alıp yaşamaya çalışmıyorum. Üzerinde durmuyorum açıkça ifade edilmeyenlerin. Manalar çıkarmıyorum belirsizliklerden. Bahaneler bulmuyorum çelişkili hareketlere. 
Nerden bileyim, vardır elbet bir sebebi deyip, harcamıyorum yaşam enerjimi. 
Ben galiba artık hayatımda ki herkes için emek vermeye evet, kıymet bilmeye evet, gerekiyorsa değişime sonuna kadar evet ama gereksiz çabalamaya hayır diyorum. Çünkü biliyorum ki sadece hayatta ne istediğini bilen insanlar net, dürüst ve cesur olur.












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder