4 Mart 2012 Pazar

Güneşi Gördüm


Ben de az acayip, arıza değilim ha...
Daha 15 gün önce, Uludağ'a kadar gitmişken kayayım diye ısrar üzerine ısrar eden Azra, Mine ve hatta Borga ile bile "hayır ya kaymak istemiyorum" diye didişip sonra Azat'ın korkusundan takınca kayakları ayağa bir daha çıkarmak istemiyor, nerede iki gün boşluk bulsam onu dağ programları ile dolduruyorum. Birşey hoşuma gidince, kafaya takınca sonuna kadar yapmak istiyorum.

En son 4 sene önce Big Bear'de takmıştım ayaklarıma kayakları; herşeyi yapabileceğime inancı sonsuz Azra'nın şuursuzluğu ile en tepeye çıkmış ve 5 saniye için "evet evet yapabilirim" diye düşünüp hemen arkasından bütün vücudumu ele geçiren korku ile paralize olmuş; bir iki denemeden sonra Azra'ya da ceza olsun diye onu bir jetski bulmaya yollamış ve bu kayak meselesini sonsuza dek kapamak üzere kayakları ayağımdan dağın tepesinde çıkarmıştım.

Korku ne kötü bir motivasyondur; hep geri adım attırır adama...
İçinden korku geçen hiçbir ilişki sonsuza dek sürmez, hiçbir iş başarı ile bitirilmez, hiçbir fırsat, fırsatmış gibi gözükmez, ellerinin arasından öylece kayıp gider.
Üçkağıtçı, maniplecidir korku; kafanın içine öyle düşünceler sokar ki yapmamak, bir adım daha atmamak icin tek bir mantıklı sebep bulamadığında bile "canım yapmak istemiyor, çok da meraklı olduğum birşey değil zaten, hayatım onsuz da gayet dolu, ihtiyacım yok" diye kestirip attırır, kandırır seni.
Nereden geldiği belli olmayan küçücük bir düşünce, beyninin içinde susturamadığın binlerce sese dönüşür. Sonra bütün vücudunu ele geçirip paralize eder, harekete geçemezsin. Işte ondan sonra dışardan gelen güven veren birinin söylediklerini hatta sesini bile duyamaz, uzattığı eli tutamaz öylece kalırsın. Ilerlemediğini bilirsin ama en azından yerinde kaldığına inandırırsın kendini ama öyle değildir işte; çünkü yerinde saymak geriye doğru atılmış en büyük adımdır aslında.

Ne kötü bir motivasyondur korku; panik eder adamı...
Ve bazında korku olan panik anlarında, acele ile alınmış her karar yanlış karardır. Belki başlangıçta sadece bir kararı almış olmak bile ferahlatmış, omuzundan bir yükü kaldırmış gibi hissettirir ama çok değil az zaman sonra ne yazık ki başladığın yere döner, pişman olur, bu sefer bir de almış olduğun yanlış kararın ağırlığı da yanında kar kalmış bir şekilde bir adım daha atarsın geriye. Ama dedim ya maniplecidir korku, ondan da geri dönme diye mutlaka kandıracak, gözünü boyayacak birşeyler bulacak, kandıracaktır seni.

Sözün kısası kötü bir duygudur korku. Bir kıskanmaktan bir de korkudan hoşlanmıyorum...
Madem yaşam deneyimledikçe, yeni duyguları, heyecanları tadınca zenginleşiyor, güzelleşiyor; madem hayat denen şey zaten sonu belli olmayan kısıtlı bir zaman, o halde bu korkuların tek tek üzerine gitmek ve içinden sonsuza dek atmak gerekiyor. Hata yapsak da, mutsuz olsak da sonunda, denemeden birşeyi geri adım atmamak gerekiyor.

Ben de işte tıkadım kulağımı kafamın içindeki düşüncelere, yeniden bıraktım kendimi kaygan zeminlere. Bu haftasonu tek başıma atladım arabaya, uzun zamandır Simone'nin anlata anlata bitiremediği Sestriere'ye gittim. Azra vize alamadı, Ertan'ın iş seyahati çıktı, Simone'nin hayatının inşaatının başinda durması, Antonella'nın Milano'da yoga haftasonuna katılması gerekti, gelemedi hiçbiri ama işte yılmadım kalktım gittim.
Ve çok da iyi ettim.Yurtdışında çok kayak tecrübem olmadığından, uzun uzun karşılaştırma yapamasam da çok güzeldi. Otel güzeldi, insanlar güzeldi, sistem güzeldi, hava çok güzeldi. Hatta o kadar güzeldi ki gerçekten güneşi gördüm!
Güneş içini ısıtıyordu, yüzünü gülümsetiyordu ama karları da eritiyordu; onun için kayak açısından çok parlak olmasa da bolca kitap okuduğum, bolca kendimi dinlediğim, tanımadığım insanların yabancı hayatlarını dinlediğim keyifli bir haftasonu yaşadım; hayatta bir adım daha ileri atıp, sıcak evime geri geldim.

Şimdi de oturmuş bir yandan toparlamam gereken evi, bir yandan da tanıdığım en şahane kadınlardan biri olan Ayferi'nin doğumgünü akşamının nasıl geçirdiğini düşünüyorum. Hayata şen kahkahaları ile bu kadar neşe katan, zor zamanında güzel sinesini bu kadar cömertce açan, bir ömürdür tanıdığım ve çok sevdiğim, star ışıklı kadının harika bir gece geçirmesini ve o yarım akıllının da salaklık etmeyip bu cevheri elinden kaçırmamasını diliyorum. Çünkü ben biliyorum ki o yarım akıllı da korkuyor ama korkusuna yenilirse çok pişman olacak, malesef kendisi henüz bunu bilmiyor :)

Iyi ki doğdun Ayferi, hep neşe ve ışık saç. Ben hamileyken hep yanımda ol ki bu tarafın çocuğuma da gecsin.



FOTOGRAF 49 sonunda güneşi gördüm @ Uludag http://instagr.am/p/HJxXTeweLl/ by ZEYNEP M.


MUZIK ( yazarken ) SIL BASTAN by SEBNEM FERAH







1 yorum:

  1. Ya nasil yuce ruhlu bir kadinsin...cok duygulandim...cok tesekkur ederim...
    AYF

    YanıtlaSil