8 Haziran 2012 Cuma

3 Kadın, birisi DEV


Hergün gündem değiştirmek için itina ile çabalar sarfedilen ülkemde, dün (7 Haziran) devlet erkanına gün doğuyor, kimsenin birşey yapmasına gerek kalmıyor; zira küçücük bir kadın, Istanbul'lular için gündemi de programları da tek başına değiştiriyor.
Gün boyunca herkes onu konuşuyor, facebookta, twitterda onu yazıyor, instagramda onun resimlerini yayınlıyor, bindiğim tıklım tıkış metroda herkes aynı durakta inip, ittire kaktıra onu görmeye gidiyor.

Istanbul'dan Madonna geçiyor, imzasını kazıyıp milletin beynine, gidiyor...

Adımımı stadyuma attığım anda karşılaştığım görüntü "bu bile heyecanlanmam için yeter bana; daha 9-10 yaşlarımdayken bile star olan, 80'li yılların gençlik dergilerinden çıkan posterleri ile küçük odaların duvarlarını süsleyen kadın, bugün neredeyse 30 yıl sonra hala binlerce insanı biraraya getirebiliyor ya eyvallah ona" diye düşündürtüyor. Ama ne zaman ki ışıklar sönüyor, sahnede görünüyor, ellerdeki telefon flaşları ile 50 bin kişinin herbiri bir ışığa dönüşüyor işte o inanılmaz sahne karşısında "vay vay vayyy, bu ne yahu?" dedirtiyor.
53 yaşında küçücük DEV bir kadın, 2 saat boyunca tempoyu hiç düşürmeden, sevenin sevmeyenin, laf olsun diye gelenin kısacası herkesin ağzını açık bıraktırıyor; şarkı söylüyor, dans ediyor, konser vermiyor adeta görsel bir şölen gerçekleştiriyor. Enerjisi, felsefesi buram buram akıyor içinden, hiç kimse bir yerlere boşuna gelmiyoru hissettiriyor. Nasıl bir güç varsa içerisinde ve ne ile besliyorsa onu, kendisine tam anlamı ile hayran bırakıyor.

Seda sağolsun 24.cü sıradaki yerimiz şahane, keyfimiz yerinde, ben kadının yaydığı ışığa hayran, ben de o güçten istiyorum, nasıl birşeydir bu ya diye düşünürken çevremdekilerin yüzlerindeki ifadeleri merakımdan, etrafa bakınıyorum. Herkes ayakta, herkes hem coşkulu hem de benzer şaşkın, ben de gördüğüm manzaradan memnunken, tam ön sıramda çaprazımda duran, yaşları 40'ların ortasına gelmiş bir çifte takılıp kalıyor gözlerim.

Adam dansediyor, kadının belli ki tarzı değil, zira biraz haminne, adama ayak uydurmak için sallanıyor. Kadın neşeli gözüküyor başlarda, durup durup adamın kulağına birşeyler fısıldıyor; adam elinde cep telefonu kare kare sahnedeki dev kadını çekiyor, söylenenlerle pek alakadar olmuyor. Kadın yılmıyor yüzünde gülümsemesi aynen devam, iki fingirdiyor, çekiyor adamı kendine doğru öpmek istiyor, adamın yalandan "he he he" gülümsemesi adeta kulaklarımda çınlıyor ve kendini ani bir hareketle geri çekiyor. Adam dans ediyor, kadın biraz tedirgin sallanmayı kesiyor. Yüzü eskisi kadar gülmüyor artık ama tadı da kaçmasın istiyor, bu sefer iki yabancı gibi hissetmemek için adamın kolunu tutuyor, belli belirsiz okşuyor, yok yine olmuyor, adam bu sefer de hoop kollar havaya figürüne çekip, kolu kurtarıyor. Kadının sabrı taşıyor, yüzü asılıyor, ters bir laf ediyor ve oturup koltuğuna muhtemelen benim burada ne işim var diye ilişkisini daha doğrusu olmayanı sorguluyor. Bakıyorum adam ne zaman oturacak diye ama oturmuyor, ortamı yumuşatmaya çalışıp dönüp tek bir kelime bile etmiyor, sadece dansediyor. Işte o zaman kadından ayırıp gözlerimi adamın yüzüne bakıyorum ve ne kadar eğleniyormuş gibi görünse de aslında ne kadar huzursuz ve hatta mutsuz olduğunu görüyorum.

Sahnede 50 bin kişiyi kendine hayran bırakan, içindeki güç ile neler yapılabileceğini ve ölümsüzlüğünü ispatlayan bir kadın ile önümde orada bile olmayan, bambaşka diyarlardaki bir adam için çaresizce çabalayan başka bir kadın arasında 3 saatimi geçirip; ben nasıl bir kadınım ya, sana ne elalemin ilişkisinden desem de içimden, çekiyorsa dikkatimi vardır bir hikmet diye üzerine uzun uzun düşünmeden edemiyorum.

Ne yaparsak kendimiz yapıyor, kendi tercihlerimizi yaşıyoruz aslında. Kimse bizi kandırmıyor, kimse gözlerimizi siyah ipek fularlarla bağlamıyor. Biz sadece duymak istediklerimizi duyuyor, hoşumuza gitmeyenlere gözümüzü kapatıyor, kendimizi kandırıyoruz. Sahnedeki kadın sırtına kocaman "Korkma" yazıyor biz içimizde ki gücü hiçe sayıyoruz. Haminne kadın da görüyor elbet benim gördüğüm huzursuzluğu, çığlık çığlığa suskunluğu, bu yaşına kadar kim bilir neler yaşadı, görmemesi mümkün mü ama yine de çabalıyor işte. Ama yoksa adam orada çabalamak boşuna belki onu bilmiyor...

Yine ve yeniden; aşk çaba gerektirmez, içinden gelirse akar öylece, zorla olmaz!


Fotograf ; GF158 # Madonna http://instagr.am/p/Llrc31QeK6/ by ZEYNEP MATRAS
Muzik (yazarken) ; Like a Virgin by MADONNA











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder