18 Nisan 2012 Çarşamba

Silmeyelim Çünkü Baştan Alamıyoruz


Havaalanında post ettiğim "Gitmeden Hemen Önce" yazılarımdan #83 ü bloga yükledikten sonra uçağa doğru yol alırken mesajlar alıyorum " başlık var, içerik yok!".
Bakıyorum hakikaten yok, yazım silinmiş, ben daha yerdeyken o çoktan uçmuş, gitmiş...Bir iki yeri kontrol ediyorum ama uçaktayım artık yapacak birşey de yok, vardığımda Roma'ya bakarım, bulurum, bulamazsam yeniden yazarım, nasılsa hatırlıyorum satır satır diyorum.

Ama bir türlü eğitemediğim, kafama takılanı anında halletmem gerektiğine inanan arıza tarafım var ya, olur da bulamazsam diye açıyorum uçakta bilgisayarı, yeniden yazmaya başlıyorum. Ama olmuyor. O kısacık, çok da anlam yüklü olmayan topu topu 2 paragraf laylaylom yazı bir türlü aynı çıkmıyor. 15 dakikada yazdığım yazı için 2 saat uğraşıyor ama bir öncekinin verdiği hafiflik duygusunu bir türlü veremiyor ve sonunda pes ediyor, yazmaktan vazgeçiyorum.

Mis gibi bir bahar havası beklerken, yağmurlu bir Roma akşamında şehir merkezine doğru arabayı kullanırken; yanlışlıkla veya aptallıkla sildiğimiz, kırdığımız, döktüğümüz şeyleri tamir etmeye kalksak da yeniden nasıl birebir aynısına ulaşamadığımızı düşünüyorum. Kırana, dökene, kaybedene kadar çok da özen göstermediğimiz şeyleri sonrasında nasıl aradığımızı, kaybetmek istemediğimizi farkedip tamir etmeye kalkıyoruz ama olmuyor işte aynısı. Aslında mükemmel olmasa bile bir öncekine benzesin diye daha çok uğraşıyor ama o eksik kalan parçayı bir türlü bulamıyor, belli belirsiz çatlağa gözümüzü kapamayı beceremiyor, bir öncekinin kıymete binmiş halini hayal etmeyi bırakamıyoruz.

Onun için ya sildiklerimizi, kırdıklarımızı atacacağız çöp sepetine, bırakıp oldukları yerinde uğraşmayacağız ya da  ne yapıyorsak, ne yaşıyorsak tutku ile yapıp, tutku ile yaşayacağız. Kırmamak, kaybetmemek için çabalamamız, özen göstermemiz gerekiyor zira gözünü kapamayı beceremiyorsan çatlaklara sil baştan olmuyor hiçbir şey; maalesef  bir taraf hep kırık, yarım kalıyor.

Ben de bıraktım yazıyı, silinmiş kaldı blogda. O halini de silmedim zira kafamın içinde yazdıklarım, yenisini istemesem de baktıkça hatırlayayım diye...

Roma ise Roma idi, her zamanki gibi muhteşem, yağmur da olsa, gri de olsa sevdiğim şehirdi. Sara ve Francesco ile keşfedilen yepyeni bir lokal, tadılan şişe şişe yeni şaraplar, anılar, kahkahalardı...Güzeldi yani; gitmeden önceki yazısı silindi ama tadı damağımda kaldı.

Fotograf; To Rome With Love (Woody Allen) by DEN
Muzik(yazarken); Sil Bastan by SEBNEM FERAH



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder