21 Eylül 2009 Pazartesi

HAMBURG


Bu kadar seyahat etmeyi sevmeme rağmen,havaalanlarını,uçakları sevmem..öyle her yere gideyim derdim de yoktur, bazı ülkeleri,bazı şehirleri hiç merak etmem mesela...Almanya da bunlardan birisiydi açıkçası şimdiye kadar...Bin kere aktarma yapmış olmama ve saatlerce boş boş havaalanlarında beklemiş olmama rağmen, bir kere bile olsun çıkıpta şehiri dolaşmak aklımdan bile geçmemiştir..


Bunun için de ilk defa Munich'e bu senenin şubat ayında gittim..
Kıştı, karlıydı,kısa bir seyahatti ve beklediğim gibi bir şehirdi,yani merak edilecek birşey yoktu..


Oysa bu haftasonu HAMBURG beni çok şaşırttı...Hiç beklemediğim kadar guzel,yeşil,zengin bir şehir...
Bayıldım şehre...Suyun şehrin her tarafından geçtiği,2600 köprülü ,inanılmaz bir şehir..
Çok zengin; yollardan ,evlerden, insanlardan hemen anlıyorsun.
Mini car ların,günde 150.000 kişinin ziyaret ettiği büyük balık halinin, kanallar arasındaki binaların altına yapılmış cafelerin,yemyeşil parkların,ecru taxilerin ve yelkenlilerin şehri...
1.300.000 kişinin yaşadığı şehir çok büyük değil,birgün içinde oryante olabiliyorsun..metro sistemi kolay ve her adım başı yoldan çevirebileceğin taxi bulabiliyorsun ve taxiler pahalı değil...


Cuma-pazar l.buddha ile yapılmış kısa ama keyifli,Cirque De Soleil'li,derin uykulu,tapınaklı,güzel mesajlı ,muhteşem bir HAMBURG tatili...
Bir kere daha anladım ki içinden "su" geçen tüm şehirleri seviyorum...Su şehre ve içindekilere başka bir enerji ve güzellik veriyor..


Uçakta dönerken Ferhan Şensoy'un "Son Ders" adlı bir filmini seyrettim,içinde aşk ile ilgili şöyle bir tanım geçiyordu;
"Aşk,senin için bir kişinin dünyanın geri kalanının öne geçmesidir"...güzel bir tanım,hoşuma gitti çok...


veeeee yanılmamışım beni uyutmayan bu şehir...Hiç uyumadan gittiğim Hamburg'da her gece derin derin uyudum...:)


real time - 21.09.2009,00:43

2 yorum:

  1. ben de istanbuldan ny a donerken 23 eylul 2009 da ayni filmi (son ders) seyrettim. tam neresinde simdi hatirlamiyorum ama bir yerinde gozlerim dildu bir off cektim.. nasil olsa bu blog simdilik seyirciye kapali bari ben de bazi itiraflarda bulunayim. bu anlattigimdan bir onceki ny a ucusumda malum nedenlerden ve de hormonlarin (mens donemi) etkisiyle tum ucus boyunca agladim. hostess birkac kez neyim oldugunu sordu ben de film cok acikli dedim. hostess de merakla hangi film diye ekranima bakti. "Last chance Harvey" emme thompson dustin hoffman. Film hostu ve duyguluydu ama gozyaslarin sebebi bambaska. simdi neden agladigimi dusununce o zaman icin "yitirdigimi sanma" duygusu diye yorumluyorum. Ama derinlerde bir yerde asil nedenin bu olmadigina da eminim.Uzun ucuslar, 10x10 cm ekrandaki huzunlu filmler ve ve yuregi iki ulke arasinda kalan ben.. bakalim daha ne kadar boyle gidecek..

    YanıtlaSil
  2. bu blog ne iyi fikir olmus... neyi fark ettim biliyor musunuz? yıllardır (approximately 6 years :)) yılda bir-iki defa ağladığımı. YILDA diyorum... eski bene kıyasla, inanılmaz bir fark. her ağlamam da dr.u geldiğinde oluyor aslında. belki de o gelesiye biriktiriyorum? bilmem...

    YanıtlaSil