22 Şubat 2010 Pazartesi

Çatlak


Çok çalışır, çok okur, çok seyahat eder oldum gene, buraya kadar şahane bir durum bu tabii ama aynı zamanda çok da düşünür, yeniden çok hayal kurar oldum... Vurmadı dilime, konuşmuyorum, anlatmıyorum da son birkaç gündür yine şöyle olsa, böyle olsa der oldum...

Dönebilseydim o güne, uyandığımın günün neler getireceğini bileseydim eğer yine aynı şeyleri yapar mıydım, yine kendimi böylesine bırakır mıydım diye düşünür oldum.
Onun varlığından bile habersiz bir şekilde uyandığım o günün arkasındaki 1,5 senenin hergününü onu düşünerek uyanacağımı bilebilseydim eğer yine de atar mıydım kendimi bu hiçsizlik denizinin içine diye sorar oldum.

Cevap mı, cevap sorunun kendisi kadar saçma aslında; o gün biri bana gelse ve bak böyle böyle böyle olacak deseydi eğer, bu kalbine, hislerine ve heyecanına hükmedemeyen kadın yine giderdi, yine düşerdi, yine aynı şeyleri yapardı elbet.

Aldım alacağımı, öğrendim de öğreneceğimi ama özlemi dindirmek zor işte. Sevmek gibi sebebi olmuyor özlem duymanın, bir şekilde bir yerin eksik kalıyor, özlüyorsun...Eksik kalınca da böyle, bitmedi hala, yaşanacak birşeyler daha var diyorsun. Susmak lazım aslında; susmak, düşünmemek, yazmamak, hayal kurmayı bırakmak lazım. O fincan kırılalı çok oldu, parçalarını yapıştırıp yapıştırıp sanki tek parçaymış gibi tutmayı bırakmak lazım.

2 yorum:

  1. Mümkün mü dediklerin? Yine olsa aynı şeyi yapardım diyen sesine güven. Zaman herşeyin ilacı.

    YanıtlaSil
  2. Bildigim tek şey zamana bırakmak.ve bir sabah uyaninca ilk olarak onu düşünmediğini farkedeceksin.hatta günlerdir onu düşünmemiş olacaksın ama ve bunu günler sonra farketmiş...

    YanıtlaSil