4 Nisan 2012 Çarşamba

Perili EV


Arnavutköy'ün tepelerinin birinde, yokuş başında derme, çatma küçük bir ev...
Yanındaki eve yaslanıp da güç almasa, yıkılacak; eski, bakımsız, kimsesiz, sabah akşam önünden geçiyor olmama rağmen, dikkatimi bile çekmeyen, bana hiçbir şey ifade etmeyen ahşap bir ev...

Bir sonbahar sabahı ısrar üzerine ayak sürterek, sırf gönül almak için girip de içinin dışından daha küçük, daha eski olduğunu, kırık merdivenlerinden yukarı çıkarken şimdi başımıza yıkılacak, buradan bir şey olmaz diye düşündüğüm  alçak tavanlı, kutu ev... Ne içi güzel, ne bahçesi diye geçirip aklımdan, çıkıp gitmek istediğim ama gitmeme izin verilmeyen ev.
Hayal edemediklerimi en ince detayına kadar anlayabileceğim şekilde koyup önüme, acaba gerçekten olabilir mi diye merak ettirilen ev.

Sonrası çorap söküğü; kendimden başka birinin heyecanına ve hayal gücüne inandığım, evimi başka birinin yapmasına izin verdiğim, sadece "o kadar güzel bir şey yap ki..." cümlesi ile teslim olduğum ev o.
Kıpır kıpır bir heyecan, sahil kasabasında tokuşturulan rakı kadehleri, ileriye yönelik çok büyük bir adım, gerçekleşeceğine çok emin olduğun hayal, güvenmek, sevmek, huzur bulmak o ev.
Eski ile yeniyi harmanlayacak, Kuleli'ye karşı yapılan kalabalık pazar kahvaltıları, bahçedeki misafirhanesinde italyanı, türkü eksik olmayacak neşeli, canlı, sıcak, yaşanacak bir ev o.

Sonrası mı?
Sonrası yine çorap söküğü; kapılan anlık heyecanlanlarla tutulamayacak koca koca sözlerin verildiği, bir gecede herşeyin altüst edildiği, tüm güvenin yıkılıp, ona dair ne varsa hayal kırıklığı yaşatan bir ev o.

Bahar geldi; hala kimsesiz, hala bakımsız, hala yıkık dökük ama artık malesef görünmez değil. Ve görünen o ki sağır da değil, zira her sabah akşam önünden geçerken canımı sıkıp da "yıkilsa da kurtulsak" dediğimi duymuş olacak, gece yarısı vardığım evimde onun önü dışında park edecek başka bir yer bulamadığımdan, arabamı park edip, sabah lastiğimi patlak bulduğum perili bir ev o :)

Şaka gibi...


Fotograg; 22 - @ Balat http://instagr.am/p/jrXEP/ by ZEYNEP MATRAS
Muzik (yazarken) ; Sultanım by RAHMAN ALTIN











3 yorum:

  1. bir de gecen geldiginde benim sokagima laf ediyordun. hah, al iste cizmisler lastikleri mahallende. this is istanbul bebegim...

    YanıtlaSil
  2. "Hayal edemediklerimi en ince detayına kadar anlayabileceğim şekilde koyup önüme, acaba gerçekten olabilir mi diye merak ettirilen ev..." sevdim, cok sevdim. super yazi! cok icten, cok duygusal, hem de durust! bravo denizim. Bravo.

    YanıtlaSil