11 Ocak 2010 Pazartesi

Yarın


Son günleriminde hep bir yarın var; son bir haftada 3 kere arayan bah'ı yarın ararım, artık ofise yarın sabah erken kalkar giderim, antonella'dan yarın randevu alırım, anotherstar ile artık mutlaka yarın görüşürüm, şu son zamanlarda çok görmek istediğim 2 filmi (avartar & vavien) yarın görürüm, mauro'yu arayıp, gelecek haftanın rotasını yarın belirlerim, bloga artık yarın yazarım, pilatese artık yarın kesin başlarım, crown'u yarın diskoya götürürüm, en son okuduğum Kolera Günlerinde Aşk'tan beri başucumda bekleyen, sıradaki üç kitaptan birine yarın gece başlarım, 6 aylık diş bakımı randevumu yarın alırım vs vs vs....

Günler geçiyor, hava bir açıp bir kapatıyor, birgün bahar, birgün kış,  hergün binbir olay oluyor; biri hamile kalıyor, bir diğerinin kızı oluyor, birinin anneannesi ölüyor, bir başkası kafasını hangi taşlara vuracağını arıyor, bambaşka birisi ne istediğini bilmeyen kocası ile ne yapacağını bulmaya çalışıyor.  Hergün YARIN oluyor ama benim yarınım hiç olmuyor.

Herşey erteleniyor, ertelenmemesi gerekenler bile...Bugünden yarına, bugünden yarına, bugünden yarına.
Bir tek yazma ertelenmiyor, e.e veriyor gazı ben yazıyorum, bu sefer duvara ama.
Duvar bu; suya yazmaktan bir farkı yok.
Duvar bu; yüksek, bayağa sıkı örülmüş, aşılacak gibi değil.
Duvar bu; kağıt değil kimse okumuyor.
ben yazıyorum ama inatla, kararlı, ama çaresiz de , hepten çelişki yani...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder