15 Ocak 2010 Cuma

Rüyada Kirpi



Kocaman, bembeyaz bir salon; yine yerlere kadar inen büyük bir pencere ve önünde alabildiğine deniz, belki de okyanus, zira ev tam sahil evlerine benziyor.
Neyse salonda dolanırken birden küçücük, vizon rengi bir kirpi gözüme çarpıyor, eğilip yerden alıyorum korkarak. Ilk defa bir kirpiye dokunuyorum, korkuyorum batacak iğneleri diye ama batmıyor, yumuşacık. Kendimden olabildiğince uzak tutmaya çalışıyorum, kesin kokusu kötüdür diye ama öyle güzel kokuyor ki, parfüm gibi.
Bahçeye çıkıp, yere yani onu özgür bırakıyorum, sonra oturup şezlongun üzerine şimdi kim olduğunu hatırlamadığımla sohbet ederken, birden kirpinin bacağıma dolandığını daha doğrusu yapıştığını hissediyorum. Önce, kokusu ve dokusu güzel bu minik beni rahatsız etmiyor ama birden ona bakamayacağımı ve bunun normal olmadığını düşünüp insin diye bacağımı sallamaya başlıyorum ama inatçı inmiyor. Arkadaşım eli ile almaya çalışıyor ama başaramıyor, yapışıyor sıkıca.
Birden " kirpi rüyama geri döndüm, aynı onda ki gibi" diyorum ama hemen sonra " ben hiç kirpi rüyası görmedim ki, sadece o bana kirpiye döndüğünü söylemişti" diyorum...

Hoop hooop sonra bir sürü hızla iç içe girmiş sahnelerin içerisindeyim. Eski mahalleden geçerken 30 yıllık evliliklerini süpriz bir anda bitiren cücü'nün annesi ve babasını, hala annenin oturduğu evin balkonunda görüp, önce seviniyorum 10 seneden sonra yeniden barışmışlar diye ama tam balkonun önünden geçerken annenin kızgın ve asık suratını farkettiğimde barışmadıklarını anlıyorum.

Hoop hoopp çocukluğumuzun sarayı s.s' deyiz hepimiz. Madame marika yelkenlere takmış, küçük bir yelkenli almış rüzgar gülü olarak adlandırıyor. " Bahçeye koysana orada rüzgar vardır" diyorum, " yok uçar bu orada, burada olması daha iyi diyor" naifçe.
Babam elinde şemsiye gibi açılan enteresan bir çanta ile karşımda, büzüşük istedi diyor. 8 yaşındaki çocuğa 300 tl'lik çantayı aldığını duyunca "çıldırdın mı sen ?" diyorum, çocukluğumuzda da ne istersek alan adam yine aynı " ne yapalım" ifadesi ile gülüyor.
D.p.s. hamile hali ile penceresiz bir odaya kapanmış çalışıyor; " burası senin ofisin mi?" diye soruyorum, "yok canım ne ofisi, geçici birşey bu, sıkıldım zaten buradan, niye ben burdayım ki" diyor.
Rey beni evimden arıyor, bırakması gereken şeyleri bıraktığını haber vermek için, sormak gelmiyor içimden ama sonra soruyorum hemen gidecek misin diye, " yok bu gece burada kalacağım" diyor, rahatlıyorum.

Uyanır uyanmaz açıp anlamına bakıyorum kirpinin; yeni ve güzel bir dönemi işaret ediyor.
Rey'in "yok burada kalacağım" cevabının da zaten kendim ne demek olduğunu biliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder