29 Ocak 2010 Cuma

Eve Dönüşte şoktayımmm



Severim insanları gözlemlemeyi; ne yerler ne içerler, ne giyerler, nelerden konuşurlar, beklenmedik en basit olaylarda nasıl tepki verirler....Profesyonel deformasyon, tepeden tırnağa giydikleri ile karakter analizi yaparım; karakterli, görgüsüz, muhafazakar, güvenli, güvensiz, küçük dünya insanı, ait olmadığı bir dünyanın insanı, özensiz, yenilikçi, ne ise ele verir bedenleri örtmek için geçirilen her bez parçası. Moda kötü birşeydir kendine güveni olmayan, ne olduğunu bilmeyen kişi için, saklamaya çalışılanı daha da alenen ortaya koyar.

Her neyse işte bakarım, incelerim, anlamaya çalışırım. Sonrası...Sonrası kolay, bir kere anladın mı üç aşağı beş yukarı, herkes ile konuşabilir, özellikle işte, özellikle kolay olanlardan istediğimi alabilirim. 
Anadolu'nun bağrından kopup gelmiş ağır abi ile "sizin memleket neresi?" ile başlar sohbet, gay-i ile en trend gece klupleri, bilmem kimin son koleksiyonu ile devam eder. Hayatını "problemleri çözerek" kazanan biri olarak, herkes ile aynı dili konuşabilmek, herkes ile bir noktada buluşabilmek, herkes ile onlardan biri olarak hareket etmek için önemlidir gözlemlemek; en az pratik ve hızlı düşünmek kadar. Her sorunun çözümü vardır ve çözüm hiçbir zaman sadece tek bir tane değildir. 

Herhalde yapı ile alakalı birşey bu, zira böyle olmayı, hayatımı hep bir sonraki adımı düşünerek, olabilecekleri kestirerek geçirmeyi özellikle hayal etmedim. Tecrübe ile de ilgili birşey mutlaka aynı zamanda ama hamurunda da merak, sabır, yeniye açık olmak, hayal gücü, güvenirlilik ve güçlü hislerin olması şart sanırım. Çünkü hep mi böyleydim yoksa son 12 senenin meyvesi midir bu şimdi yorgun argın geldiğim yolculuk sonrası tam çıkaramıyorum ama olduğum yeri sağlamlaştıran bu özelliği zaman zaman özel hayatımda da kullanmıyor değilim. Yeni tanıştığı biri ile ilk izlenimini son izlenim olarak alan ve bu konuda hisselerine çok güvenen ben, bazen canımı sıkanın, hoşuma gitmeyenin, içimin kabul etmediğinin ne olduğunu anlamak için bu yola başvuruyorum. Aynı dili konuşup, konuşturuyorum; bir noktadan sonra birşey yapmaya bile gerek kalmıyor, herşey çorap söküğü gibi kendi başına çözülüyor. Şimdi örneklerle süslenmeyen bu anlatım kulağa fettan bir yaklaşım gibi görünse de hiç öyle değil tabii; sonuçtur beni bağlayan... Bilerek, isteyerek veya kontrolsüz bir şekilde kimseye zarar vermediğin, kimsenin canını acıtmadığın ve kimsede yaralar açmadığın sürece sorun yoktur bence...Sebep ne olursa olsun bazen alman gereken cevapları, bilmen gereken şeyleri direk soramazsın; sorsan da cevap alamazsın. Bazen yönlendirirsin insanları...Bazen yolu açarsın ve oradan yürümelerini sağlarsın, ne yapacaklar diye bir bakmak için.

Ben yaparım, yapmıyorum diyene ise inanmam...Hepimiz yaparız ve bugün yine 3 saat rötar ile kalkan THY- Milano/Istanbul uçağında, büyük bir keyifle okuduğum FABIO VOLO'nun - Il tempo che vorrei kitabını elime onun tutuşturduğunu farkettiğimde, onun da aynı şeyi yaptığını anlayıp şoka girdim. O kadar iyi tanımışki beni, Tom Ponzi'den yola çıkıp resmen bana farkettirmeden, tıpış tıpış gidip kendi ellerimle o kitabı almamı ve okumamı sağlamış. Yine sabahın köründe kalkıp, yine aynı yolların sonunda bir toplantı ve üzerine saatlerce sigara içemeden geçirilerek, binilmiş uçak olmasına rağmen "herşeyde bir hayır vardır" rahatlığı ve sukuneti ile keyif veren kitabın sayfaları arasından "ahhhh şoktayım, inanmıyorumm" çığlığı ile aklımın başıma gelmesi, her ikimizin de birbirimizin üzerinde ki gücünü ve her ikimizin de birbirimiz karşısında ki güçsüzlüğünü farkettirdi. Tam bir "bastardo" resmen beni manupule etti. Şimdi hala yazarken bile gülümsüyorum, ilk defa bu yönlendirilmiş halim hoşuma gidiyor.

Ayaklarım geri geri gidiyor, karnıma ağrılar giriyordu ama sonunda iyi bir yolculuk oldu. Susuzluk hiçbirşey, imaj herşey; özenle hazırlanmış gardrop amacına hizmet etti, en yakınlar dışında o dahil kimse hüznümü farketmedi, yeniden fitting yapmak düşündüğüm kadar zor olmadı,gereksiz şüpheler giderildi(paoletta), güvensizlik paniği başlatıldı, selam sabah kesildi, lions, leader, anto ama özellikle tiger, mr.italy ve amour çok iyi geldi, yıllanmış çömez borghetti daha bir içime sindi, yarınında yoksa elindeki bardagın bugün kırılacak olduğunu bilmek çoooook işe yaradı ve Istanbul basmadı ve bu soğuk Istanbul gece yarısında sıcacık evime girmek iyi geldi.

Şimdi yeni yepyeni bir ofis ile yeni bir sezona başlama zamanı...Yapacak işler var, önümüze bakalım biraz, diğerinde geriye çekildin, orada kalacaksın biraz....buarada 03:03 ahh evet soktayim ! :)







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder