12 Nisan 2010 Pazartesi

Gitmeden Hemen Once ≠ 9

Dün bir yaşını dolduran deep'in doğumgünü partisinden ağzım yırtılacakmış gibi esneye esneye çıkmama ve uykumun erken gelmiş olmasına rağmen, girince yatağa düşün düşün uyuyamadığımdan ve o kadar düşünceden sonra sabahına düşünecek başka birşey kalmadığından içim boşalmış bir şekilde oturuyorum yine burada.

Çok düşündüm gerçekten dün gece, sonra heyecanlandım, sağa döndüm olmadı, sola döndüm olmadı. Ortada elle tutulur bir mesele var mı peki? Tabii ki yok ama olsun, tabiat böyle, hayal kurar kurabildiği kadar, sonra abartır kendi söyleyip kendi gülen misali heyecanlanır.
Bugünlerde bir yaramazlık var üzerimde, çok gülüyorum kendime. Komik şeyler yapıyor, komik şeyler söylüyorum, herkes ile birlikte eğleniyorum.

Ama yine de şuanda gerçekten içim boşalmış durumda adeta; boş boş etrafa bakıyorum.
Çok komik; latin kökenli veya ingilizce olmayan, dolayısıyla anlayamadığım tüm diller bana çok saçma, sanki uydurma gibi geliyor. Sanki yanımda ciddi ciddi ifadeler ile konuşan koca koca insanlar, ilkokul zamanlarımda çimenser a. ve kıvırcık e. ile sık sık oynadığımız yabancı dil konuşuyormuş numarasını yapıyor. Ne salaktık tanrım, girerdik seceremizi bilen bakkala, sanki ilk defa oraya girmişiz, sanki bizi tanımıyormuş, sanki bir de üzerine yabancıymışız numarası ile saçma sapan kelimeler ile ciddi ciddi dialog kurardık birbirimizle havalı havalı.

Dünyada ne çok insan, ne çok cins insan var...Bunu dile bağlı olarak söylemiyorum tabii, şöyle kafamı kaldırıp da etrafıma bakınca aklıma düştü birden. Herhalde her milletten insanı, her cinsten insanı birarada göreceğin ender yerlerden biridir havaalanı. Garip bir yer yani. Hayatında hiç tanımadığın, senden binlerce binlerce km uzakta, kimbilir neler yaşayan ve bir daha hiç görmeyeceğin insanlar ile aynı çatı altında zaman geçiriyor, aynı kapalı kutuda aynı kaderi paylaşıyorsun, aynı yemekleri yiyip, belki de aynı şeylere kızıyorsun ve sonra ayrılıp varlıklarından bile haberdar olmuyorsun.
Rastlantıya inanmıyorum ya ben, o zaman bu insanlarla aynı odada ve uçağa bineceklerimle ucakta aynı havayı soluyor olmamda bir sebep olabilir mi?

Neyse ben son günlerde rüyalarda uçuyorum zaten, bir de bu yorgun kafayla böyle mevzuuları düşünerek kendimi yormanın manası var mı ? Yok tabii...

Heyecanlıyım itiraf ediyorum. Kalbim de küt küt atmıyor desem yalan olur. Sebep oraya gidiyor olmam değil, zira alakası yok, çünkü oraya gitmeyeceğim. Ama heyecanlıyım. Heyecan iyidir..

3 yorum:

  1. Madem seviyorsun, heyecanın bol olsun ve sonu da hep huzur olsun!

    YanıtlaSil
  2. :) evet evet öyle olsun hakikaten...

    YanıtlaSil
  3. yeniden iyi yolculuklar, gercek bi gezginsin sen :)

    YanıtlaSil