7 Aralık 2009 Pazartesi

O da Oradaydı...




Kötü veya başedilmesi zormuş gibi durumlar sözkonusu olduğunda ilk güdüdür kaçmak, dikkat, biraz uzaklaşıp dışardan bakmaktan değil, mevcut sorunu geride bırakıp, onun üzerinde düşünmemek için kaçmaktan bahsediyorum...Bende de bayağa sağlam bir şekilde vardır bu güdü, canım sıkıldığı anda bir yerlere gitmek, buralardan uzaklaşmak ilk aklıma gelen şeydir.

New York'ta otelin kapısında oturmuş sigara içiyorum, saat sabahın 10.30 civarları. Saat farkından attığı mesajı anca uyandığımdan gördüğümden ve onun ile ilgili herhangi birşeyde, hiç normal bir duygu yaşayamadığımdan, içim içime sığmıyor yine. Öyle ki sabahın o saatinde, kasım ayı ve serin birgün olmasına rağmen, arabasının tüm camlarını açarak dışarıya yayın yapan zencinin, daha önümden geçmeden duymaya başladığım hiphop müziği ile, bir elimde sigara, bir elimde tekrar tekrar okuduğum mesaj, istem dışı kafamı sallayıp, ritim tutuyorum, daha da mutlu daha da özgür hissediyorum.

Araba önümden geçiyor, zenci bana bakıyor, ben hala ritim tutuyorum, gülümsüyorum, eli ile selam verip uzaklaşıyor, otel görevlisi deli bu diyor. İşte tam o anda, kaçmak diye birşey yok diyorum. Ne kadar uzağa gidersen git, canını sıkan şeyden kurtulamanın yolu yok, çünkü herşey kafanın içinde ve o kafa nereye gidersen git hep seninle beraber. Nasıl ki bir mesajı ile binlerce binlerce kilometre öteden biri seni dünyanın en mutlu insanı, hayat çok güzel duygusunu hissettirebiliyorsa , sorunlar içinde aynı şey geçerli. Nasıl o mutluluk duygusunu beynin kabul edip de vücuduna yayıyorsa, sorunlar içinde birebir aynı şey geçerli.
Kötü haber yani, kaçmak bir işe yaramıyor, ertelemek bir işe yaramıyor...

Son haftalardaki yumuşak hava New York seyahatinde de devam etti. Neredeyse hergün gönderdiği ve kelimeleri seçerken gösterdiği özen belli mesajlar, New York'u daha da güzelleştirdi.
Onun yüzünden gittiğim hiçbir yerden adam gibi keyif alamadığım ve bir tarafımın hep buruk kaldığı çok olmuştur benim.
Ama bu sefer o da her anında oradaydı...Sohbetlerden hiç eksik olmadı, o olsaydı neler yapılırdı, o olsaydı o anki duruma nasıl tepki verirdi, hep konuşuldu, şerefine hep kadehler kaldırıldı, kulakları bol bol çınlatıldı...Ilk defa buruk değil, neşe içinde, umut içinde, heyecan içinde...

New York, 29.11.2009
Den,saresti proprio la mia donna ideale!!!...Portami tanta serenità ed allegria...Magari un giorno riuscirò a vederla pure io New York...Sei una persona speciale,a prestooooooooooooooooooooooooooooooooooo

Birgün beraber de gideceğiz tatlım, heryere gidip, bir sürü yeni şey yapacağız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder