5 Aralık 2009 Cumartesi

NEW YORK ile tanışma...


Sanırım 9 yada 10 yaşımdaydım abim beni onunla tanıştırdığında. Hayatımda ilk defa sinemaya gitmiyordum ama "New York New York" akşam seansında ve altyazılı gittiğim ilk filmdi. Abimin benden sedece 7 yaş büyük olduğunu düşünürsek oyle gece seansı falan da değildi herhalde ama yine de çıktığımızda her yerin karanlık ve bindiğimiz o körüklü otobüste kimseciklerin kalmamış olduğunu hatırlıyorum.
Neden beni o filme götürmüştü hiç bilmiyorum, yaşımın küçüklüğünün yanı sıra, altyazı da filmden hiçbirşey anlamamama sebep olmuştu ama hatırliyorum da ben yine de halimden super memnundum, herhalde hem o.p ile başbaşa birşeyler yapıyor olmaktan hem de büyüklerin sinemasında, büyüklerin filmini, etrafımda hiçbir emsalim olmadan seyredip, kendimi büyümüş hissettiğim içindi. Gerçi yazamadan geçemeyeceğim, o.p ve sinemada yakınımızda oturanlar benim kadar benim varlığımdan memnun olmamışlardı, zira öyle süper hızlı ve özellikle henüz gözlerimle okumayı tam olarak beceremediğimden, herkesin duyabileceği yükseklikte okuyor, yazılanların yarısını kaçırdığımda devamlı  "ne dedi" diye yüksek sesle soruyor, dikkat dağıtıyordum...
Muthemelen o gece oradakiler o filme benden sonra bir kere daha gittiler, adam gibi seyrebilmek icin, muhtemelen bazılari için süper sıradan bir gece idi, hiçbir iz bırakmayan, muhtemelen bazıları hiç hatırlamıyordur bile bugün o günü, o filme gittiklerini...Bense bir daha hiç seyretmedim o filmi yeniden, gittiğim en güzel filmlerden biri olduğunu düşündüğüm hale, o günü hiç unutmadım, en sevdiğim çoçukluk anılarımdan biri olarak sakladım ve sanırım ilk defa o gece bizim dünyamızın dışında bir şehri gördüm ve beynime kazıdım ve sonra hep oraya gitmek istedim.

Aradan yıllar geçti, üzerine yüzlerce film, dizi seyredildi, arkadaşlar gitti, d.p.s gitti, yaşadı, okudu ve böylelikle şehir daha da yakinlaştı ama birbirimiz ile tanışmamız 25 yaşımda oldu, bu sefer d.p.s araci oldu. D.p.s ve onun en yakın arkadaşları,ben ve benim en yakın arkadaşım i.k.d, toplanıp New York'a gittik. Nasıl heyecanlı ve nasıl büyüleyici bir seyahatti, içinde bir sürü ilki barındıran, hayatta hayal edilmiş birkaç şeye daha check attıran bir seyahat.

Bırakıp kendimizi sokaklara, inanılmaz yükseklikteki binaların arasında kendimizi küçücük hissederek sabahtan akşama, heyecan içinde yürüdüğümüzü hatırlıyorum. Ancak topu topu 10 günlük seyahate sanki bir daha gelemeyiz telaşı ile olsa gerek, araya da 5 günlük bir Cancuun'u sıkıştırınca, anca sehrin havasını koklamış ve dönmüştük. Ama o kısacık seyahat bile yetmişti bu şehre aşık olmak, İstanbul dışında yaşayabileceğim şehirlerin başında geldiğini anlamak için. Sonuçta içinden su geçiyordu, 24 saat yaşıyordu ve sana bin türlü seçenek sunuyordu.

Yıllar içerisinde seyahat etmek bir hayat tarzı oldu benim için; mesafeleri hesaba katmadan, üşenmeden, üzerinde fazla hesap kitap yapmadan, para ve zaman mevcutsa gerisini fazla irdelemeden seyahat edebilme özgürlüğüne sahip oldum, onun içinde olsa gerek nasıl olsa hep giderim düşüncesi vardı herhalde ama zaman akıyor, hayat geçiyor ve bir bakmışsın aradan koca bir 10 yıl geçmiş oluyor...Işte bu yüzden hiç benlik birşey olmasa bile önceden ayarlanılıp, heyecanla beklenen bir seyahat oldu. Giderken bilgisayarımı da aldım yanıma, gün gün yazabilmek için ama bırakınca bu şehre kendini, yorgun argın geldiğin gecede yazacak gücü tabii ki bulamıyorsun; ama bir sürü yazacak şey birikti, üşenmeyip yazacağım tek tek...

2 yorum:

  1. Özellikle tembih falan mı ediyorsun(tembihfalanetmek:P), kimse yorum yazmasın diye.

    Gayet keyifli paylaşımlar olmasına rağmen, hiç yorum yok çoğu yazında....

    Yakiinen anlıyorm "yorumdan kime ne, maksat yazmak".. da... yine de yazdıklarının okunuyor olduğunu, paylaşıldığını bilmek de enteresan bir keyif bence..

    Herneyse.... "Bakma yorum yazılmadığına; okuyan(lar) var" demek için yazayım dedim..

    YanıtlaSil
  2. ne iyi ettin, çok da keyif verdin...çok teşekkurler...

    YanıtlaSil