30 Aralık 2009 Çarşamba

Bırakmak Kolay, Bırakmak Güvenli



Alegra ile aldığım 45 dakikalık aralıksız nefesin ( transformal nefes ) ve çığlık çığlığa tonlamaların ardından, uyku ile uyanıklık arasında yeniden kendimi orada, o demir parmaklıklı balkonun önünde buluyorum. 
O yine aynı yerde, o antika masanın başında, yine daktilo önünde birşeyler yazıyor, bense yine, bir demir parmakların dışında, kapının hemen önündeyim, bir karşıdaki yüksek binanın en tepesinde balkondayım; ona bakıyorum.
Gündüz vakti olmasına rağmen bir kafesi andıran balkon karanlık, bu karanlığı ise yeşil başlıklı masa lambasının cılız, sarı ama sıcak ışığı kesiyor.

Ara ara hızla düşen renkli ışıklar arasında kendimi seçemez oluyorum ve bir aşağıya bir yukarıya hızla hareket etmekten başım dönüyor ama kontrolü yeniden ele alıp, kendimi balkon kapısının önüne getirebiliyorum.
Orada dikilip, gözlerimi ona dikip, benim istediğim gibi hareket etmesine çalışıyorum. Hemen olmuyor, bana bakıyor, sonra yazmaya devam ediyor; ama bire bir aynı şeyleri tekrarlayarak yaptığım denemelerden sonra beni dinliyor;

"Sağ elim parmaklarda, sabit bakışlarım üzerinde, yazmaya devam ediyor, bana bakıyor ve dönüp önüne birkaç kelime sonrası noktayı koyuyor. Kağıdı çıkartıyor, elinin altındaki destenin üzerine yerleştirip, eli ile düzeltiyor. Yavaş yavaş ayağa kalkıyor, deri koltuğunun arkasındaki ceketini alıyor, usulca koltuğu masaya yaklaştırıyor, lambayı söndürüp, bana doğru yürümeye başlıyor. Ben orada hiç hareketsiz, gözlerimi kırpmadan bekliyorum, birkaç saniye birşey söylemeden durduktan sonra önümde , işaret parmağına taktığı ceketini omuzun üstüne atıp uzaklaşıyor.
Bakmıyor arkasına, ben de çok bakmıyorum arkasından..
Hemen sonra, telaşla balkona giriyorum, hızlı hızlı kapıyı kilitliyorum, kilitlememem lazım biliyorum ama başka birşey düşünemiyorum. Kapıdan sonra bütün panjurları indiriyorum. Şimdi o zifiri karanlıkta, o kafeste tek başımayım. Masaya yöneliyorum, ışığı açıyorum, deri koltuğa oturup, beyaz yeni bir sayfayı daktiloya takıp, yazmaya başlıyorum. Ne kadar zamanın geçtiğinden habersiz, kalkıp solumdaki geniş pencerenin her iki kanadını da sonuna kadar açıyorum.

Duyduğum tek ses dalga sesleri, aldığım tek koku taze yosun kokusu, gördüğüm tek şey antika masanın üzerindeki bembeyaz bir kedi.

Uyandığımda da ne kadar zamanın geçtiğinden habersizim ama güzel bir rüyadan uyanmış gibiyim.Alegra transformal nefes'in şifa da verdiğini düşünüyor, doğru alınmış nefesin iyileştirici gücü olduğuna inanıyor; çok yoğun geçmiş bir seansın ardından, pür medite olmuş halimle şifacı rüyama dönmüş olmamı ve onu bu şekilde değiştirmemi "bırakmak kolay, bırakmak güvenli" sözlerine bağlıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder