8 Mart 2010 Pazartesi

Durmak da Lazım...


Tam da güçlü anne-babalar ve onların çocukları üzerindeki etkilerinden bahsederken, düşünürken, oradan kendine dönüp, geleceği merak ederken şen şakrak, kokoş ama bir o kadar da mütemadiyen didişen ana-kız severi'ler geldi.

Belli ki anne kurmuş firmayı, belli ki kendi adını verecek kadar da ego şişkin, belli ki 65 in üzerindeki ama super kokoş ve maşallah super atom karınca anne kontrolü tabutuna kadar elden bırakmayacaklardan. Kızı da hiç fena değil halbuki;  belli ki yeni ayrıldığı kocasından dolayı biraz sinirler gerilmiş ama ne istediğini bilen, gereksiz adımlardan kaçınıp, direk sonuca giden biri. Annesiz de idare eder yani de işte anne bırakmıyor. Bakarken anne severi'ye bir yerde artık durmak, geri çekilip yol vermek lazım diye düşündüm. Kolay değildir herhalde onun için de mutlaka anlayabiliyorum ama bu yaştan sonra bu kadar detaya girmeye, yorulmaya, koşturmaya, yanındakini sık boğaz etmeye ne gerek var? Yapmışsın yapacağını, bırak da oturup artık tadına bak, keyfini çıkar.
Belki de çocuklarda değil sorun zannettiğim gibi belki de anne-babalar önlerini tıkıyor, kontrolleri ile sıkıp boğuyor, çocuklarının özgüvenleri ile oynuyorlar. Tabii ki farkında olmadan, tabii ki istemeden...

Komik kadınlar severi'ler; çıkarmı birşey bilemem, yaparsak da az birşey yaparız o da onların şen şakrak halinin, hoş sohbetlerinin hatrına belki. Ilk iş günündeki l'ombra ile birlikte birbirinden farklı ama neşeli 4 kadın olarak dolandık durduk bugün. Onlar devamlı ama devamlı didişti, ben l'ombra'yı gözledim.

Küçücük birşey; görüşmede bu kadar küçük olduğunu farketmemişim. Olduğundan daha küçük göstermesinin yanı sıra ilk gün heyecanı, çekingenliği ile daha da küçük göründü gözüme. Ama sevdim ben onu ya bakıcaz, biraz zaman vereceğiz, içindeki savaşçı taraf ortaya çıkacak mı çıkmayacak mı göreceğiz. Biraz ben sabredeceğim, biraz o ve sonra karar vereceğiz.

visitor ; ana-kız severi , albi, devis, tania, lucia...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder