20 Mart 2010 Cumartesi

FIDENZA - RAPALLO


Küçükken sabahtan akşama tek başlarımıza dolaştığımız ve içeri girmek bilmediğimiz sokaklarda gelen geçen neredeyse herkesi tanır, ismini cismi, ne yaptığını, nerede oturduğunu bilirdik. Yakınından geçene eşşek degilsen selam verir, karşındaki de öküz değilse cevap verip, başını okşar annene-babana selam söylerdi. Haylazlık yaptığın zamanlar için baş belası bir durumdu aslında, haberi senden önce eve varır, akşamında ceza yada uzun bir söylem seni beklerdi ama yine de güvenli idi işte. Yabancı hemen kendini belli eder, konuşulmaması sık sık tembihlenen yabancıların kim olduğunu hemen anlardık.
Korkmazdık sokaklarda dolaşırken, insan bildiği şeyden korkmaz ki; şimdiden farklıydı çok.

Seviyorum Istanbul'u hala, gelişmesinden, değişmesinden memnunum da ama o günleri özlüyorum açıkçası. Sokağa çıktın mı tanınmayı, kendini güvende hissetmeyi özlüyorum. Işte belki de burayı birazda bu yüzden de seviyorum, belki de nerede olursam olayım bitirip işimi, uyumak için bu yüzden de buraya dönüyorum.

Camellini ile halledilen iş sonrası 2 saatlik yolun sonunda vardığımda dün Rapallo'ya, akşam yalnız olacağımı biliyordum. Amour Amsterdam'da, gallo Jakarta'da, mr. italy dağda kayakta, uga Hong Kong hazırlığında, adri ise Parma'da evinde olacaktı. Herkes dönemden kaynaklı dünyanın dört bir yanına dağılmışken burada olacağı kesin tek insan kalıyordu geriye ve o da aranamayacağından, biliyordum akşamı tek başıma geçireceğimi ama camellini'nin ısrarına rağmen biran evvel gelmek, geceyi yine burada geçirmek istedim. Çünkü burada yalnız da olsan, yalnız hissetmiyorsun kendini. Çıktın mı sokağa mutlaka birileri ile karşılaşıyorsun, mutlaka birileri ile sohbet ediyorsun, mutlaka kendini güvende hissediyorsun.
8 senenin sonunda, bilmeseler de çoğu adımı biliyorlar beni. Bilmeseler de tam olarak ne yaptığımı, nereden geldiğimi, ne olduğumu biliyorlar. Istanbul'dan, havalardan bahsedip bana kendini iyi hissettiriyorlar.

Dün gece de otele geldiğimi haber verip, odaya çıkmadan gittiğim Nettuno'nun kapısında anania'lar ile karşılaşıp onlarla yemek yedikten sonra otele vardığımda iyi ki gelmişim dedim.
Bugün ise bütün günü uyuyarak geçirdikten sonra yeniden akşamı yemeği için evlerine gidip, lavinia ile zaman geçirmek iyi geldi, mutlu etti.

Amour bu gece dönüyor Amsterdam'dan. Hazır gallo da yokken sabahtan akşama paşa gönlümüz ne isterse onu yapacağız. Mutlaka sinemaya gidilecek ve hala gösterimde ise tabii ki Mine Vaganti, dönüşünde de sıcak ortamı ve muhteşem ev yapımı makarnaları ve etleri ile gönlümüzün birincisi tabii ki la Vedetta...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder