5 Mart 2010 Cuma

Arkadan Gelenler


Baskın karakterli , ama özellikle dünyaya bir iz bırakacak birşeyler yaratmış başarılı, güçlü anne-babaların çocukları genellikle onlar kadar başarılı olmaz hayatta nedense.
Genellikle lafının altını özellikle çiziyorum zira anne-babalarının peşinden aslanlar gibi gitmiş, onların yarattıklarını sarıp sarmalayıp daha iyi noktaya getirmiş, boynuz kulağı geçmiş dedirten çok örnek de gördüm etrafımda ama gölgede kalmış, olmamış, olamamışların sayısı daha fazla işte...

Sebebini merak ettiğim şeylerden biridir bu; belki yetiştirilme tarzlarından, belki herşey ellerin altında olduğundan belki de önlerinde ki rakibin/modelin geçilmesi imkansızmış gibi görünmesinden yola yorgun ve ümitsiz başlamalarından dolayı olabilir mi diye merak eder dururum.

Bizlere baktığımda ise; sıfırdan, ailede hiç olmayan sektörlere el attığımızdan olsa gerek, bizler için yükseltimesi gereken bir çıta olmaması, ileriye atılan her adım başlı başına bir başarı olarak adledilmiş ve her seferinde daha da yüreklendirilmiş, daha çok gurur duyulduğumuz duygusu ile beslenmiş olmaktan dolayı herşey bir nebze daha kolay oldu sanırım. Ancak, ticaret ile uzaktan yakından alakası olmayan babamı değilde zehir gibi zekasının önüne aşılması imkansız yüksek barikatlar çekilmemiş olsaydı, gelebileceğine emin olduğum noktada annemi hayal ettiğimde, işte o zaman bu kadar güçlü, bu kadar başarılı olabilir miydik diye de düşünmeden edemiyorum. Her zaman kontrollü ve disiplinli annenin açtığı yoldan giden çocuklar olsaydık kontrolü bizlere bırakıp, özgür bırakılır mıydık, hisslerimiz bu kadar gelişir, karar verme mekanizmasını bu kadar sağlam kurar mıydık çok emin olamıyorum.
Annem hayal ettiği gibi sadece kendi ayakları üzerinde durabilen bir kadın olsaydı,% 1500 dünyayı yönetiyor olurdu da, işte o zaman da bizleri bu kadar yüreklendirip, okul konusunda, başarı konusunda küçücük yaşlarımızda bizleri o kadar sıkar mıydı ondan da emin değilim, zira benim annem kendi yapamadıklarını çocuklarının gerçekleştirdiğini görmek isteyenlerden biri oldu hep; onun için her yere küçük yaşlarımızda seyahat etmemize, istediğimiz her türlü kursa gitmemize, bizi bir ileri safaya taşıyacak her ne ise o anda ihtiyaç duyulan yapmamıza izin verdi, en olmadık zamanda bile imkan sağladı, babamın sonsuz özverisi ile. Bir şirket yönetir gibi yönetti aileyi yani, görevleri böldü kendi kafasında, bir takım ruhu ile çalıştı babamla, ikili çok sağlam bir ortalık kurdu yani...Sonuçta bir şirket kuramadı, onu yönetmedi ama herbiri kendi işini, onu da çok layıkı ile yapan çocuklar yetiştirdi...
Dünyaya geldiği ailenin sert reisinin bakış açısı onun şanssızlığı ama hiç pes etmemesinden dolayı bizim şansımız oldu yani...

Şimdi bizim çocuklarımızı düşünüyorum, onlar acaba nasıl olacaklar diye; mevcut varolanlara baktığımda iyi olacaklarını, ümit vaad ettiklerini düşünüyorum da yine de ileride nasıl olacaklarını merak etmeden edemiyorum. Bizler işte o olamamış kadının olmuş halleriyiz ya, acaba arkadan gelecekleri onun bizi yönlendirdiği gibi doğru yönlendirebilecek, disipline sokabilecek, yeri geldiğinde onun kadar inatçı ve katı olabilecek miyiz diye merak ediyorum. Onun gibi sonsuz sevgiye boğarak ama asla yüz göz olunmasına izin vermeyecek kadar mesafeyi ayarlayabilecek miyiz acaba? Arkadaş olmak için kızlarımızla oğullarımızla ayakları üzerinde durabildikleri zamanı bekleyecek kadar sabırlı olabilecek miyiz?
Bizim çocuklarımız, ruhlarımızı kattığımız ve bir bebek misali değerli bu dünyaları ele alıp, ona şimdiye kadar verilmiş değeri vermeyi isteyecekler, onu daha da ileriye götürebilecekler mi acaba?

Benim mevcut durumumu, deniz'in henüz daha doğmamış olmasını, yiit, madame marika jr ve büküşük'ün de yaşlarını gözönüne alacak olursak biraz erken bütün bunları düşünmek için biliyorum ama meraklıyım ya düşünmeden edemiyorum...

Nerden mi geldi bütün bunlar aklıma şimdi; çünkü ben bugün bütün bir günümü, kendinden önce babasının yarattığı kocaman bir dünyayı, onun getirdiği noktadan, bayrağı alıp eline, gayet güzel taşıyan f.tegon adında bir kadın ile geçirdim. Iki hafta önce tanıştığımda italya'da iki saatlik toplantıda sempatik olduğunu düşünmüştüm de sahip olduklarını gözönüne alınca birşeyin peşinden bu kadar canla başla, alçak gönüllü ama ne istediğini çok bilir bir şekilde giden bir kadın olduğunu anlamamıştın. F.tegon ve hatta çocukları hayatlarının sonuna kadar bir daha çalışmasalar gayet güzel yaşayabilecek insanlar ya ama yine de baba yadigarı şirketi hiç boşlamayı, babanın diğer gözbebeğini gözden çıkarmayı hiç akıllarından bile geçirmemişler. Varolana sahip çıkmışlar, zamana uydurmuşlar, adını bir adım geri bile düşürmemişler. Ne güzel !

Güçlü anne-babaların çocukları olmak zor zaanat vesselam, kolay değil kesinlikle; bu herkes tarafından kabul gören bir görüş de benim de extradan şöyle bir gözlemim var ki; eğer baskın olan anne ise arkadan varsa başarıyı devam ettiren erkek çocuk oluyor da, baba ise asıl işin mimarı, arkasını getiren kız çocuk oluyor. Yazarken bütün bunları bildiklerimi düşününce farkettim biranda. Doğruluk payı var mıdır bunun yoksa sadece bir tesadüf müdür acaba?

visitors ; f.tegon , zanardi, guido, adri, camellini, a.toriazzi, carlo

1 yorum:

  1. Söylediklerinin büyük kısmına katılıyorum ben de. Bizim ailede güçlü olan annemdi (daha doğrusu babam biz küçük sayılabilecek bir yaşta vefat ettiği için annem güçlü olmak zorunda kaldı) ve kızkardeşimle beni kusursuz yetiştirmeye çalıştı. Ben de merak ediyorum ki bizler kendi çocuklarımıza fazladan ne verebileceğiz? Herkes çocuğunun kendinden bir gömlek üstün olmasını ister ama çocuğun da bir kapasitesi olacak elbet.

    YanıtlaSil