21 Ekim 2009 Çarşamba

Kızgınım...



Geçen hafta herşeye "karşıydım" ya yenisinde bu yerini daha yoğun bir duyguya bıraktı. 
Karşı olmak da bir sakınca yok, karşı olmak iyidir, karşı olmak güzeldir. Karşı olmak olayların yönünü değiştirir, karşındakini ve kendini zorlamaya iter...
Ama "kızgınlık" öyle birşey değil. Kızgın olmanın bir faydası yok, ne sana ne de başkasına. Sen kızgın olunca olayların akışı değişmez, sadece kızdığınla kalırsın. 
İçin büzülür, ufalanır, kalbin sıkışır, gözün kararır, görüş alanın daralır, muhakeme yeteneğin zayıflar. Saçmadır kızgınlık duygusu, saçmalarsın peşi sıra.

Bilirim bilmesine, hiç de sevmem bende uyandırdığı duyguları ama yine de kızarım işte...Atamam içimden o kara kızgınlık duygusunu.


Evet bir sürü şeye kızgınım, en çok da kendime.


Kafasında ki o anlamsız kalıpları silemeyen ve yeniye, kendinden olmayana karşı cenin posizyonu misali kapanan ve kalbimi çok kıran o adama kızgınım...
Bir adım atıp, ardından 10 adım geriye kaçan ama kapının da tam kapalı olmasına dayanamayıp, eline geçen her fırsatta, çocukluğumuzun en muzur oyunlarından birindeki gibi, kapıyı çalıp arkasına bakmadan koşmaya başlamasına, beni hep arada, hazır konumda bırakıyor olmasına kızgınım.


Teknoloji bu kadar içimize girdi ya, içinden, beyninden, benliğinden atmaya çalıştığın birinin devamlı olarak ne yaptığını anlama fırsatın olmasına kızgınım.
"Silsene sen de o zaman, madem görmek istemiyorsun" demesi kolay, silmek değil.
Bilsen de bir daha birşey olmayacağını, onun "belki, bir gün, yeniden"  umudunu atmak da kolay değil. Onu birazcık daha görmek için rüyaya geri dönmeye çalışan birisi için, onu görmek istememek ise hiç kolay değil.
Ama işte yine de, silemesem de ben, üçüncü kişiler tarafından onun fotoğrafının gözüme sokuluyor olmasına çok ama çok kızgınım. Sokulan fotoğrafa mı yoksa sokan kişiye mi daha çok kızgınım bilmiyorum, ama fotoğrafı gördüğümde  " yuhhh yani, bu mudur? sonuçta bu kız, sana benden bin fersah daha uzak , üstelik yüzeysel, üstelik asosyal, üstelik küçücük dünya insanı" diye ardı ardına bok atan cümleler geçirdiğime göre aklımdan, fotoğrafı sokma cesaretini gösterene daha çok kızgınım. 






"Sen onu değil, sende yarattığı hissi özlüyorsun" diye peşin çıkarım yapan t-la-bar'a kızgınım.
Nasıl yani onu özlemiyorum? Neyi özlüyorum peki ? 
İlişkiyi...
Hangi ilişkiyi? 
Bir ileri üç geri, içinde miyim dışında mıyım hiç bir zaman anlayamadığım ilişkiyi mi?
İlk günden beri kendimi ifade etmeye çalıştığım, "benim" sadece kafasında oluşturduğundan ibaret olmadığımı, her fırsatta hissettiklerimde ne kadar samimi olduğumu ikna etmeye ve sadece onun için "değişebileceğimi" göstermeye çalıştığım ilişkiyi mi ? 
Hangi aklı selim ve hangi benim gibi "egosu" tavan yapmış insan böyle bir ilişkiyi özler ayol?Böylesine ilişki denir mi?
Onun için ben ilişkiyi falan özlemiyorum, ben biri ile olmayı da özlemiyorum, ben salt ONU özlüyorum.
Tabii ki bana hissettirdiklerini özlüyorum ama onun hissettirdiklerini başkası hissettirmeyi başarabildi mi ki be kadın!
"Karnımı ağrıtıyordu, nefesimi kesiyordu" diyorum, herkese inanılmaz da gelse "giderdim" onun yaşantısını "yaşardım" diyorum...
Bu bir adama duyulan özlemdir, ilişkiye duyulan özlem değildir, işte bunu anlayamıyor olmalarına da kızgınım.





Ama en çok, kendime kızgınım....
Tamam kalbime hükmedemeyeceğim, o doğru bildiğin zamana kadar aynı şekilde hissedecek ama benim bu havadan nem kapma, onunla ilgili herşey de bir heyecanlanma, iki dakikada olmayacak senaryolar yaratma, ihtimal olsun yada olmasın yakınında gördüğüme bok atma melogamanlığıma ve onun ile ilgili herhangi saçma sapan olayın günlere yayılarak üzerimde etki bırakmasına izin veriyor olma durumuma acayip kızgınım. 


Tamam kalp kendi başına hareket edecek, ona hükmetmeme izin vermeyecek, o isteyene ve kabul edene dek almayacak belki başkalarını da, aklım ne zaman calismaya başlayacak ? Olayları olduğu gibi kabul edebilme, sebebi ne olursa olsun biri tarafından seçilmemiş-istenmemiş olmayı dünyanın sonu olarak görmemeyi ne zaman başarabilecek? 
O bir seçim yaptı, kendi hayatı, kendi seçimi,bu akıl bu seçimi sorgulamayı ne zaman bırakacak?
İnanmayan, cesaret edemeyen, ikna olamayan birini değiştiremeyeceğini ne zaman anlayacak?
Özgür bırakılmayı beklemeyi değil tek başına geride bırakıp herşeyi, ilerlemeye ne zaman başlayacak?



İşte bu cevapları veremeyen ve saçmalayan, o sözde çok güvendiğim aklıma çoooook kızgınım.










2 yorum:

  1. vay be denizciğim?öncelikle seni bu yazından dolayı tebrik etmek istiyorum..yani yazının edebi yönüne bayıldım,yaşanan bir duygu ancak bu kadar samimi,bu kadar net tarif edilebilir..bu mudur?budur..yanii..
    yazının sonundaki yorum bölümünü görünce dayanamadım bi şeyler yazmak istedim bende.kızgın olduklarının arasına atacaksın benide biliyorum ama yinede dayanamadım...bu yaşadığını,dilerdim hiç yaşamamış olsaydın keşke, dediğim bu ilişkinin bu hikayenin giriş-gelişme bölümleri nasıldı bilmiyorum ama sonuç ortada.lütfen sonuca göre hareket et..mantığını önüne koy..yazının son bölümünde yazdığın soru işaretleri ile dolu kısım varya onların tek cevabı ama tek cevabı eminim sen de iyi biliyorsun ki ZAMAN..çok klasik geldi dimi ?ama öyle...lütfen sen de çaba göster ve bu zamanı kısalt..nasıl mı ?onu hatırlatacak ve onunla karşılaştıracak herşeyi at hayatından.bunlar nelerdir bilemiyorum.sensin bilen..mesela yazında teknoloji demişsin,at,sil ne yaparsan yap hemen..ama lütfen çaba göster kendin için...hiç bir şey senden daha önemli değil.hele hele karşısında daima hazır bir asker bekleyen biri için hiç değil..senin gibi birinin değerini bilemediyse aşkına sahip çıkamayacak kadar .............sa(boşluğa dolduracak çok kelime var)bak bu kısımı yazarken çok sinirlendim..lütfen Denizcim,lütfen birazcık çaba birazcık sabır ...göreceksin onunla ilgili hislerin gitgide inişe geçecek..senin kadar akıllı senin kadar akılcı bir kız bunların üstesinden çok kolay gelir sana çok güveniyorum..sabır ve zaman seninle birlikte olacak Allah ın izniyle.......
    yazdıklarımı çok basit-sıradan-klasik-saçma daha nebileyim ne bulursan bulabilirsin ama böyle düşünüyorum..
    kendine iyi bakman dileklerimle........

    YanıtlaSil
  2. vay vay vayyyy Asko'cumm, bence sen de gayet güzel yazıyorsun çünkü yorumu okurken direk hissettiklerini ve ne kadar kızdığını anlayıverdim:)
    biliyorum şekerim biliyorum, ama bazen bazı şeyler karşısında şaşırtıcı şekilde zayıf kalınabiliyor, kalabiliyorum..ama geçecek elbet bir gün...
    yazdıkların güzel ama bana hissettirdiklerin çok daha güzel..canımsın...

    YanıtlaSil